0

Bazen Aşk Var

kucuk-ask

Düşünceleri yazarak anlatmayı seçmek bazen daha kolay, daha tutarlı ama belki de bazen daha etkisiz. Ağızdan çıkan bir sözü o an dinlemekle belki de buradan okumak aynı duyguyu vermeyecek. Yine de her ne yapıyorsak, nasıl anlatıyorsak belki de öteki yolu seçmediğimizden ya da seçemediğimizden.

Bloglar insanların eskiden küçücükken tuttukları günlükleri gibi aslında. Bugün neler yaşandı, neler hissedildi, neler öğrenildi paylaşmak istiyor insan ve her yazıdan sonra daha çok yazası geliyor. Bu yazıda biraz daha teknik konulardan uzaklaşmak, iç dünyalara yolculuk yapmak istiyorum. Çünkü öğrendiklerimiz sadece yaptığımız işlerle sınırlı değil. Bir hayat var bazen farkında olmadan akıp giden, o anı tekrar yaşayamayacağımız, belki de bir daha hiçbir zaman geriye saramayacağımız anlar var. Bu zaman dilimlerinde akıllardan geçenler, sizin kontrolünüzde olan ya da olmayan olaylar var bir de, kimi zaman “Keşke” dedirten kimi zaman da “İyi ki” dedirten. Kim bilir bu yazı da belki bir yıl sonra dönüp tekrar okuduğumda bana bunlardan birini dedirtecek bir yazı olacak.

İlkokulda bir öğretmenim “Yaptığın işi aşkla yapmalısın yoksa başarılı olamazsın. Başarı her şey değil, daha önemlisi mutlu olmak için aşkla yaşamalısın.” derdi. Bu söz aklımda çıkmadı, sevdiğim şeyleri mümkün olduğunca daha çok yapmaya çalıştım. Her yeni günde gördük ki yaşam sadece işten ibaret değil, bir de ilişkiler var. Hayat olmadık zamanda birini çıkarabilir karşınıza, belki de hiç hazır olmadığınızı düşündüğünüz bir anda. O varken vücut da farklı tepkiler vermeye başlar. Kalbin hızlı atmaya başlayabilir, yüzün kızarabilir ya da bunlar olmasa bile olur olmaz zamanlarda aklına gelmeye başlayabilir örneğin. Sonra sorgulamaya, “Acaba” ile başlayan sorular sormaya başlarsın kendine. Cevapların bazıları sendedir ama ne kadarının cevabını içtenlikle verebilirsin orası belirsizleşir. Okula ya da eskiden ayaklarının geri geri gittiği o iş yerine gelme sebebin artık onu görmek olabilir örneğin, o yoksa gözlerin bir arayış içerisinde olmaya başlayabilir.

Hayatını bir kişiye mi yoksa bir hedefe mi adamalı insan? Yara almış biri belki ikinci seçeneği seçecektir hemen. Oysa belki de tek gereken zamandır verilen cevabın değişmesi için. Tabii ki hayat ya bir kişiden ya da hedeften ibaret olmayacaktır ama yeri gelecek yaşamı sorguladığımızda aslında bu soruya değindiğimizi farkedeceğiz.

Aşağıdaki gibi isyan da edebiliriz 🙂

iphone-sevgi

İnsan bazen düşünmeden içinden geçenleri söylemek istiyor ama genelde tam tersine kendimize sorular sorarken bulabiliyoruz kendimizi. Daha önce hiç sormadığımız sorular da olabiliyor. Alışmışız biz ‘Erkek kızdan büyük olacak arkadaş!‘ denilmesine. Ya tersi bir durum olacaksa arada kaç yaşa kadar tolerans olmalı mesela 🙂 Ya da erkek 7-8 yaş büyükse mesela kızdan, bu durumda ne olacak?

Bir erkek için en kötü cevaplardan biri ‘Arkadaş kalalım.‘ denilmesidir belki de. Neresinden tutsan kendine ziyan. Ne eskisi gibi olacak ne de ihtimaller tam tükenecek. Hoppa tam da yazarken radyodan çalan şarkıya bak. Gökhan Türkmen – Çatı Katı. Efendim kendisi der ki “Yarın hatrımı sorsan ne olur, bugün hevesimi kırdın bir kere.” Hadi arkadaş kalalım dedin, gel de şimdi bu cevabı ver bakalım. 🙂

Açık açık konuşamıyorsan hareketlerimle mi belli etmeye çalışsam diye düşünebilirsin. Yalnız bunun kötü bir yanı var, karşındakinin hareketlerini de kendi düşündüğün gibi yorumlamaya başlayabilirsin. 🙂 Sıcak bir bakış yakalanmadan belki de cesaret gelmeyecek. Belki aldığın bir gül doğru ellere ulaşamayacak.

Kim bilir belki de mutlu bir son olacak günün birinde 🙂

Love

Volkan Sel

Merhaba, Bilişim sektöründe Analist olarak çalışıyorum, aynı zamanda blog yazarıyım. Mobil Uygulamalar, Oyun Tarihi ve Oyun Türleri, Mobil Cihazlar, Dijital Pazarlama, Usability gibi konular ile ilgilenmekteyim.

Bir Cevap Yazın