Ülkenin yoğun gündemine karşılık hazır 2014 Dünya Kupası da başlamışken çok sevdiğimiz futbolu ve öne çıkacak futbolcuları konuşmaya başlar olduk. Gelin hep birlikte futbola bir meslek olarak bakalım ve şu an yaptığımız işler arasında bağlantılar kurmaya çalışalım. Sevdiğimiz işi mi yapıyoruz bunu biraz sorgulayalım.
Üniversiteden mezun olurken “Sevdiğin bir işi meslek edinirsen hayatında bir gün dahi çalışmış olmazsın.” sözü beni epey düşündürmüştü. İlkokuldan itibaren aslında birçok seçim bize bırakılmıyor. Bir sistem kurulmuş, başarının tanımı yapılmış ve buna göre ilerliyoruz. Örnek olarak bizim eğitim sistemimize göre biliyoruz ki herkes Matematik dersinde başarılı olmalı, müzik ya da resim dersinde başarılı olmanın çok önemi yok. Zaten çoğu aile de çocuklarına “Doktor ol! Müzik ya da resimle hobi olarak yine uğraşırsın.” yorumunu hatta dayatmasını yapıyor. Ben de ilkokula gittiğim yaşlarda bir futbol kulübüne yazılmak istemiştim; ancak hem derslerimi aksatabileceğim düşüncesiyle hem de yeterli maddi imkanın olmaması sebebiyle bunu gerçekleştirememiştim. Doktorluğa da hiç ilgi duymayınca, abimin meslek lisesinde bilgisayar bölümünü okuduğundan olsa gerek “Ben Bilgisayar Mühendisi olmak istiyorum.” demeye başladım ve sonuçta bu bölümü bitirdim. Biliyordum ki birçok kişi yaptığı işten zevk almıyor ya da bir şekilde mutsuzlardı. Bir yandan “sevdiğin işi yapmak” sözü de aklımdan çıkmıyordu. Bu karmaşık duygularla mühendisliği bitirmiş oldum.
“Choose a job you love, and you will never have to work a day in your life.” -Confucius