“War. War never changes.”
Ron Perlman’ın sesiyle yükselen bu dizeler ve The Ink Spots’un Maybe şarkısıyla süslenen etkileyici intro girişiyle hayatımıza girdi Fallout. Metal Gear Solid 4’te geçen “War has changed.” cümlesi Fallout’a bir gönderme miydi bilmiyorum ama Fallout denildiğinde şüphesiz akla ilk gelenlerden biri “War never changes.” dizeleri olur.
RPG oyunlarına çok zaman ayıran biri olmasam da Fallout ve Mass Effect gibi oyunlara çok kayıtsız kalamadığımı söylemeliyim. Post-apokaliptik ve retro-fütüristik ortam kurgusu, nükleer savaşlar, paralel evren, Vault deneyleri, diyaloglar, devletlerin kendi amaçları doğrultusunda insan hayatlarını hiçe sayması. İşte bunlar A Post Nuclear Role Playing Game (Nükleer Savaş Sonrası Rol Yapma Oyunu) olarak tanıtımı yapılmış Fallout‘u bugüne kadar getiren en önemli unsurlardan. Gelin bu evrenin nasıl oluşturulduğuna bu ilk yazı dizisiyle başlayalım.
Fallout dünyası İkinci Dünya Savaşı’na kadar dünya tarihi ile aynı çizgide ilerler; ancak bu tarihten sonra ayrılır ve alternatif evrendeki bir geleceği anlatır. Oyun 1950 yıllarında baş gösteren paranoya ve Retro-futurism bilimkurgu öykülerinden etkilenmiştir. Bu nedenle ilk oyun 22. yüzyılda geçiyor olmasına rağmen, oyundaki 22. yüzyıl günümüz insanın hayal ürünü değil de 1950’de yaşayan birinin hayal gücünden çıkmışa benzemektedir.