Hala istediğim kadar vakit ayıramasam da oyun sektörüne çok büyük bir ilgi duyuyorum. Hatta 2013 yılında bu sektöre çok hızlı bir şekilde giriş fırsatı yakalamışken maalesef çeşitli sebeplerden o dönem gelen teklifi kabul edememiştim. Bunun acısını hala yaşamaya devam ederken ne oyun oynamaktan ne de oyun sektöründen hiç kopamadım. Bulduğum her fırsatta oyunlarla ilgili kitap, video, podcast gibi ne bulursam incelemeye devam ediyorum. Daha çok yabancı kaynakları takip ederken son 2–3 haftadır aslında çok faydalı Türkçe içeriklerin de olduğunu keşfettim ve sizinle de paylaşmak istedim.
Uzunca bir giriş oldu. Hadi hemen listeye başlayalım 🙂 İlham veren hikayeler, ilgi çekici sohbetler, ekip kurarken dikkat edilmesi gerekenler, oyun girişimciliğinde alınabilecek destekler ve daha fazlası bu içeriklerde.
Sağlam bir hikayesi olan oyunlara bayılıyorum. Sinematik bir dille ve harika müziklerle de süslenmişse daha bir fazla seviyorum bu oyunları. Oynanış da istediğim gibiyse tadından yenmiyor. Benim için işte böyle bir oyun Red Dead Redemption. Kimilerine göre de GTA’nın atlar üzerinde gezdiğimiz Vahşi Batı versiyonu.
Xbox Game Pass’e 7 Mayıs 2020 tarihinde geleceği duyurulan Red Dead Redemption 2 haberini gördükten sonra neden ilk oyunun hikayesini hatırlatmayım dedim kendi kendime. En azından ikinci oyuna başlamadan önce unuttuğunuz karakterler varsa ya da hikayede hatırlamadığınız önemli anlar varsa şöyle bir hatırlatayalım ve gelin biraz Red Dead Redemption (kısaca RDR olarak da bilinir) övelim diyorum.
Yapay Zeka gelişiyor, peki bilinç? Bilinç hala en gizemli sorumuz…
2020 yılına girdiğimiz sıralarda en büyük hedeflerimden biri okuma listemdeki kitaplara zaman ayırmaktı. İçinde bulunduğumuz bu salgın döneminde beklediğimden çok daha fazla zaman ayırma fırsatı yakaladım. (Bu durumu “fırsat” olarak mı tanımlamak gerek ondan çok emin olamasam da konu kitaplar olunca yine de bu kelimeyi kullanmayı tercih ettim.)
Süper İnsan kitabı bu yazının ana başlığı olsa da, kendisi tek başına maalesef çok şahane bir kitap olamadığı için, başka birçok kitaba daha yer vereceğim. Son zamanlarda okuduğum kitaplar arasında birçok bağlantı vardı. İlişkili olan konuların çoğunluğu da “insanın evrimi, insanın anlam arayışı, dijitalleşme, yapay zeka, mevcut çalışma hayatı ve yapay zeka sonrasında insanları bekleyen hayat” gibi konular. Yazının sonunda kitap listesine de yer vereceğim.
Kimileri sadece bir anlık stresten kurtulmak için oyun oynamayı seçerken; kimileri içinse oyunlar kitap okumak ya da film izlemek gibi bir tutkudur. Sinema ile video oyunlar arasında hikayeden, karakterlerden, seslendirmelerden, çevredeki etkileşimlerden tutun da ışıklandırmalara kadar birçok benzerlik bulunmaktadır. Bu benzerliklerin yanı sıra video oyunlar bizleri kurgulanan o dünyanın içine katarak karakterleri yönetme şansı da tanıdığından bizlere farklı bir deneyim yaşatmaktadır.
Gelin birlikte oyun dünyasının geçmişine, nasıl başlamış olduğuna önce kısa bir özetle ardından belgesel tadında videolarla göz atalım.
1- 1947 yılında Cathode-Ray Tube
Thomas T. Goldsmith Jr. ve Estle Ray Mann tarafından Cathode-Ray Tube Eğlence Cihazı (Amusement Device) adlı bir cihaz için patent başvurusu yapıldı, patent 25 Ocak 1947’de alındı ve 14 Aralık 1948’de yayımlandı. Sekiz adet lambadan (vacuum tube) oluşan oyun belirli bir hedefe füze atılmasını simüle eden ve füzenin hızı ve atış eğimini belirlemek için düğmeler ihtiva eden bir cihazdı. O dönemde bilgisayarın henüz elektronik olarak grafik çizme yetenekleri olmadığı için, küçük hedefler basit bir ekran üzerinde çizgi ile gösteriliyordu.
2- 1952 yılında OXO
1952 yılında A.S. Douglas Cambridge Üniversitesinde insan-bilgisayar etkileşimi üzerine verdiği tezde kullanmak üzere tic-tac-toe(Türkiye’de SOS olarak oynanmaktadır) oyunun grafik versiyonu olan XOX yazdı. OXO, EDSAC adı verilen ve görsel olarak kullanılacak için ampuller kullanan bir bilgisayar üzerinde geliştirildi. Oyunda, oyuncu bilgisayara karşı oynuyordu.
3- 1958 yılında Tennis for Two
1958’de William Higinbotham osiloskop ve analog bilgisayar kullanarak bir oyun geliştirdi. Oyuna uygun bir ad olan Tennis for Two (İki kişilik tenis) denildi ve oyun New York’taki Brookhaven National Laboratuarında ziyaretçileri eğlendirme amaçlı kullanıldı. Tennis for Two adlı oyun bir tenis kortunun basitleştirilmiş bir yandan görünüşü gibiydi, daha sonrakilerden farklı olarak yerçekimi kontrollü bir top ağın üzerinden oynanılabilecek şekildeydi. Oyun iki adet kutu şekilli kumanda (kol) ile oynanıyordu, kollar üzerinde bir adet topun izi (yolu) için ve bir adet de topa vurmak için olmak üzere iki düğme bulunuyordu. Tennis for Two oyun cihazı 1959’da sökülmesinden önce iki sezon boyunca sergilenmişti.
Videolar
Bu önemli geçmişi hatırlattıktan sonra çok uzatmadan videolara geçelim.
History of Video Games : 1947 – 1979
Uzak geçmişteki ilk oyuncaklarımızla ısınma turunu başlatalım. (8 dk 38 sn uzunluğunda)
Yazının devamında diğer videoları ve belgesel filmi izleyebilirsiniz.