Yaratıcılık, yenilikçilik, inovasyon son zamanlarda en çok konuşulan, kurumsal firmaların da iş süreçlerinde kullanmak istediği kavramların başında geliyor.
Yaratıcılık tek bir alanda değil, akla gelebilecek her alanda uygulanabilenecek, olmayan bir şeyi hayal edebilme, bunu hayata geçirebilme ya da bir şeyi herkesten farkli yollarla yapabilme ve yeni fikirler geliştirebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Günlük hayatta yapılan birçok iş zamanla farkına varmasak da rutine bağlanabiliyor ve hep aynı şekilde yapılmaya devam ediliyor. Benzer süreç iş hayatında da yaşanıyor, yeni bir çalışana bilgi aktarımı yapılırken de mevcut süreç iş akışı çerçevesinde anlatılıyor. Uzun süre aynı işi yapan kişinin bakış açısı zamanla körebileceğinden yeni yöntemler denemekten kaçınabiliyor, getirilebilicek yenilikler genelde bu işi kendinden sonra yapacak kişilerden bekleniyor.
Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv inovasyonu “İnovasyon; bir fikir, ürün ya da hizmetin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüşmesidir.” şeklinde tanımlıyor. Bu tanım inovasyona farklı açılardan bakmamızı sağlıyor ve bir konu hakkında bilgi paylaşmadan önce kavramların ne anlama geldiğinin iyi bilinmesi gerektiğini gösteriyor. İnovasyon denildiğinde akla hemen iyi bir fikrin bulunması gelir. Bu aşama kuşkusuz en zorlayıcı adımlardan biri. İyi bir fikir üretmek için bazen bir problemle karşılaşmak ve çözüldüğü taktirde sadece kendimize değil diğer insanlara da fayda sağlayabileceğini öngörebilmek gerekiyor. Tanıma tekrar dönecek olursak iyi bir fikre odaklandık, aslında bu fikir belki bir ürün ya da hizmetin doğmasını sağlayacak. Bunlar sadece bir düşünce olarak kalırsa hayata geçirilmediği sürece inovasyon kabul edilmeyecek. Ayrıca hedeflenen kişi sayısına ulaşılmadığı, kişi ya da kuruma hatta ülke ekonomisine bir ekonomik fayda sağlamadığı sürece yine inovasyon kabul edilmeyecek.
Süreyya Ciliv: “İnovasyon; bir fikir, ürün ya da hizmetin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüşmesidir.”
İnovasyon denildiğinde hemen hemen herkesin aklına Steve Jobs gibi isimler geliyor. Steve Jobs aslında olmayan bir şeyi icat etmedi, mevcutta olan bir ürüne, yani telefona yeni özellikler kazandırdı ve bu özellikler tüm dünyayı etkileyecek kapsamda muazzam yenilikler oldu. iPhone öncesinde iPod gibi ürünlere ve tüm bu ürünlerin sunum kalitesine de değinmek gerekir tabii. Steve Jobs farklı ürünlerin bir arada kullanılarak nasıl yeni bir ürün yaratılabileceğini görmüş. Benzer şekilde Henry Ford da “Ben yeni bir şey icat etmedim.” demiş. İlerleyen yazılarda yabancı isimlerin yanısıra ülkemizden farklı alanlarda güzel işler yapmış olan kişilere de yer vermeyi planlıyorum.
Yaratıcılık nedir sorusuna tekrar dönecek olursak eğer bir fikir, ürün ya da hizmet insanlarda hayranlık bırakıyorsa, bunu neden daha önce ben düşünemedim gibi tepkiler verdirebiliyorsa burada bir yaratıcılık olduğunu söyleyebiliriz. Yaratıcılık genelde mevcutta olmayan bir ürünü yaratma ya da mevcut farklı ürünler arasında ilişkiler kurulması sağlanarak yapılıyor. İlki genelde çok fazla bilgi birikimi gerektireceğinden daha az rastlanan ve daha zor olduğu düşünülen bir süreçtir. Diğer madde için ise beynin mevcut patikalardan sıyrılıp farklı yollar araması ve bağımsız birden fazla ürünün bir şekilde ilişkilendirilmesi ile sağlanır. Örnek olarak alışveriş merkezlerinde ağır sepetlerin elde taşınması yerine sepetli alışveriş arabalarının üretilmesi sonucu daha az güç ile daha fazla ürünün taşınabilmesi; ağır bavulların taşınmasını kolaylaştırmak için tekerleğin bavulun altına koyularak tekerlekli bavul üretilmesi gibi. Bunlar toplumsal fayda sağlayan, gerçekten hayatımızı kolaylaştıran, çok sayıda insana ulaşabilen yaratıcı buluşlar ve ürünün oluşturuldaktan sonra kullanımının yaygınlaşması için yapılanlar da tam bir pazarlama başarısı ki bunlara başka yazılarda daha ayrıntılı değinmek istiyorum.
Kullanıcı basiti sever ve kullanılabilirlik ilkelerinde en önemli maddelerden birisi de basitliktir. Basit, kullanımı kolay ürünler ve hizmetler çok sayıda kullanıcı tarafından benimsenir. Basitliği yakalamak ise aslında hiç de kolay değildir, arkaplandaki karmaşıklığın kullanıcıya hissettirilmemesi gerekir. “Simplicity is the ultimate sophistication.” demiş Leonardo da Vinci. Google sanırım en iyi örneklerden biri, aramalar sırasında arkada dönen işlemi hissettirmeden yapıyor işini.
Yaratıcılığın doğuştan geldiği, doğuştan yaratıcı olmayan insanın sonradan yaratıcı olamayacağı görüşü de artık terk edilmekte ve iyi bir eğitimle herkesin yaratıcı olabileceği görüşü artık ağır basmaktadır. Yaratıcılığımızın farkına varmak ve etkin kullanmamız için beynimizin sağ lobunu da hareketer geçirmek gerekebilir. Resim, müzik gibi sanat dallarıyla uğraşmak; hayal gücümüzü geliştirebilecek etkinliklere katılmak, oyunlara katılmak gibi yapılacak aktiviteler yaratıcılığı olumlu tetikleyebilir.
Pranav Mistry’nin aşağıdaki “The thrilling potential of SixthSense technology” TED konuşmasını izlemenizi tavsiye ederim.
Yaratıcılık nedir sorusuna cevaplar aramaya çalıştık. Sizler de kendi tanımlarınızı ya da yaratıcılık ile ilgili yapılmış tanımları yorum olarak paylaşabilirsiniz.
One Comment