0

(Kitap İnceleme) Dijital Minimalizm - Cal Newport

dijital-minimalizm-cal-newport-kitap

İnsanlar, kullandıkları cihazların kölesi oldukları hissinden bıkmış durumda!

2013 yılında Yüksek Lisans’a başladığımda Dijital Pazarlama dersinde duyduğum bazı kavramlar şimdi hayatımın bir parçası oldu. Dikkat Ekonomisi (Attention Economy) konusu da bunlardan biri.

Cal Newport, dijital minimalizm için yazılmış bir yol haritası olarak görmemizi istediği bu kitabında, amacının dijital minimalizmin gerektirdiklerini, neden işe yaradığını ve bu yöntemin nasıl çalıştığını göstermek olduğunu söylüyor.

Dijital minimalizm kavramını açıklamaya ve Cal Newport’un kitabını incelemeye başlamadan önce Dikkat Ekonomisi üzerinde biraz durmak istiyorum. Aslında Cal Newport da Dijital Minimalizm’den önceki kitabı olan Pürdikkat kitabında bu konuya değinmiş. Bu kitabı başka bir yazıda inceleyeceğimden biraz hızlı geçiyorum.

Dijital Çağda İllüzyonel Pazarlama‘nın yazarı (aynı zamanda Yüksek Lisans’ta Dijital Pazarlama dersi aldığım ve gamification konusu üzerine tez danışmanlığımı da yapmış olan hocam) Adnan Veysel Ertemel, kitabında şu söze yer veriyor: Dikkat ekonomisi kavramını ilk kez 1971’de ortaya atan Herbert Simon, bilgideki hızlı artışın dikkat konusunda kıtlığa neden olduğunu belirtmiştir. (İllüzyonel Pazarlama, Syf: 35)”

ekranlar

1971’den bu yana özellikle mobil teknoloji çok değişti, çok gelişti. Benzer şekilde Facebook ve Instagram gibi uygulamalar nedeniyle sosyal medyanın da gelişmesi sonucunda, ekranlar bir anda hem gündelik hayatımızın hem de birçoğumuz için iş hayatının ayrılmaz bir parçası oldu. Hatta günümüzde ekran bağımlılığı da ayrı bir problem olmaya başladı. Bu ekranlar nedeniyle günlük ürettiğimiz data miktarı dramatik bir şekilde artmaya başladı. Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens ve Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi kitaplarının yazarı Yuval Noah Harari, bu kitapların devamı olan 21.Yüzyıl için 21 Ders adlı kitabında şöyle diyor: “Google, Facebook, Baidu ve Tencent gibi veri devlerinin çoğu ‘ilgi tüccarlığı’ tabir edilen iş modelini benimsemiş görünüyor. Bize bedava bilgi, hizmet ve eğlence sunarak ilgimizi çekiyor, sonra da bu ilgiyi reklamcılara satıyorlar. İlgimizi çekerek hakkımızda aşırı miktarda veri toplamayı başarıyorlar ki bu da reklamların toplam hasılatından daha değerli. Biz onların müşterisi değil mahsulüyüz. (21.Yüzyıl için 21 Ders, Syf:84)

sosyal-medya-big-data

Pazarlama dünyası da bu gelişmelere ayak uydurunca her an her kanaldan o kadar çok bildirim almaya, o kadar çok dürtülmeye başladık ki dikkatimizi toplamayı başarmak gerçekten bir sorun haline gelmeye başladı. Artık günümüzde Youtube’da karşımıza çıkan 5 saniyelik reklamlara bile tahammülümüz kalmadı. Kevin Tucker, Boğucu Hiçlik kitabında şöyle diyor: “Hayvanlığımız bizden koparılıyor, ambalajlanıyor ve geri satılıyor. Hareket istiyoruz, bağlanmak istiyoruz, temas istiyoruz ve bunları fiziksel olarak yapamadığımız için elektronik seçenekler kaçınılmaz olarak zihnimizi ve bedenimizi istila ediyor. (Boğucu Hiçlik, Syf:11)” 

Cal Newport da Dijital Minimalizm kitabında konuyla ilgili olarak şu tanımı yapıyor:

“Dikkat ekonomisi, tüketicilerin dikkatini kendine çekip tekrar paketledikten sonra reklam verenlere satarak para kazanan sektörü tanımlamak için kullanılan bir tabir.” (Dijital Minimalizm, Syf:188)

bildirim-notification

Bu noktada çok kısa “dikkat” kelimesinin de bir tanımını yapalım. Don Miguel Ruiz, Dört Anlaşma Toltek Bilgelik Kitabı adlı kitabında Dikkat, algılamak istediğimiz şeyi ayırt edebilmek için gereken odaklanma yeteneğidir. (Dört Anlaşma Toltek Bilgelik Kitabı, Syf: 26)” şeklinde bir tanım yapıyor. Yine Harari 21.Yüzyıl için 21 Ders adlı kitabında şöyle diyor: “Siber alemde ne olup bittiği, oturduğumuz sokakta ne olup bittiğinden daha çok ilgimizi çekiyor. Eskiden insanlar böyle bir dikkatsizliği göze alamazdı. Avcı toplayıcı atalarımız her daim tetikte ve pürdikkatti.(21.Yüzyıl için 21 Ders, Syf:94)”

Dijital Minimalizm kitabında “İnsanlar kullandıkları cihazların kölesi oldukları hissinden bıkmış durumda.” diyor Cal Newport. Yukarda da bahsettiğimiz gibi aslında saydığımız teknolojiler hayat hızımızı artırırken bir yandan da bizi depresif bir hale sürüklüyor. Aynı zamanda bizi bitmek bilmeyen ve bir türlü tatmin etmeyi başaramayan bir tüketime itiyor. Bu olumsuz yanlarını fark ettiğimize göre, bir şekilde bu sorunlardan kurtulmamız gerekiyor.

yavaslat-dijital-minimalizm

Kemal Sayar’ın Yavaşla adlı kitabında dediği gibi hayatı biraz yavaşlatmamız gerekiyor. Anda kalmayı başarmamız gerekiyor. Dijital Minimalizm kitabında Cal Newport, Henry David Thoreau’nun Walden Ormanda Yaşam adlı kitabından şu sözlere yer veriyor: “Amaçlı bir yaşam sürmek, hayatın yalnızca asli gerçeklerine yönelerek bana sunduklarını öğrenip öğrenemediğimi görmek ve ölüm kapımı çaldığında hayatı kaçırdığıma hayıflanmamak için gittim ormana.” Sonuç olarak bu şekilde yavaşlamayı bir yaşam biçimi olarak uygulama koymamız, ihtiyacımız olmayan eşyaları almamamız ve gereksiz eşyalarımızdan da kurtulmamız durumunda başarılı olacağımız düşüncesi minimalizm felsefesine götürüyor bizi. Teknoloji odaklı yeni minimalizm yaklaşımı ise, yazarın daha önce Basitlik 2.0 adını verdiği, şimdi ise kitabına da ismini veren dijital minimalizm felsefesi olarak kabul ediliyor.

yavasla-dijital-minimalizm

Marcus Aurelius çok eski zamanlarda şöyle sormuş: “Farkında mısınız, dolu dolu, muteber bir hayat sürmek için ne kadar da az şeye ihtiyacımız var aslında?” Tolstoy da İnsan Neyle Yaşar kitabında “İnsana Çok Toprak Gerekir mi?” başlıklı öyküsünde daha çok toprağın daha az mutluluk getirdiğini anlatmaktadır. Yıllar önce aktarılan bu düşünceler de aslında mutluluk için bazen “çok” değil de “az” daha iyidir demektedir. Yıllar önce söylenmiş bu sözler şu an minimalizm akımı ile oldukça örtüşüyor.

“Dijital Minimalizm: Çevrimiçi vaktinizi, değer verdiğiniz şeylere faydası dokunan, titizlikle belirleyip optimize ettiğiniz az sayıdaki faaliyete odaklı halde geçirmenizi ve geri kalan her şeye gönül rahatlığıyla sırt çevirmenizi öngören bir teknoloji kullanımı felsefesi.” (Dijital Minimalizm, Syf:42)

Kitapta dijital minimalizm bu şekilde tanımlanıyor. Bu tanımdan yola çıkarak bir kez daha vurgulamak gerekirse, dijital minimalizm aslında minimalizm yaklaşımının teknoloji kullanımınına odaklanan bir alt dalı diyebiliriz. Ancak bu tanım yanlış anlaşılmasın, yazar teknoloji karşıtlığından bahsetmediğini vurgulamak için şöyle bir açıklama yapma gereğinde de bulunuyor: “Amaca yönelik ve ihtiyatlı kullanıldığında yeni teknolojilerin, teknoloji karşıtlığına veya önüne gelen her teknolojiyi kullanma yaklaşımına nazaran çok daha iyi sonuçlara yol açacağı fikri, dijital minimalizmin temellerinden biridir. (Dijital Minimalizm, Syf:172)”

Yazar yukardaki paragrafta yaptığı tanımlamaların ardından kitapta dijital minimalizm’in 3(üç) ilkesine ve bunları destekleyen görüşlere yer veriyor. Aynı zamanda kısmen karşıt görüşlere de yer vererek konuyu irdelememizi sağlıyor.

Dijital Minimalizm’in İlkeleri:

  1. Kalabalık pahalıya patlar.
  2. Optimizasyon önemlidir.
  3. Amaca yönelik hareket etmek tatmin edicidir.

digital-minimalism-book

Dijital minimalizm yaklaşımını uygulayanlara ise dijital minimalist denilmektedir. Yazar bunu şöyle tanımlamaktadır: Dijital minimalistler, dönüşümün ilk adımı olarak boş zamanlarını tadilattan geçirirler; yani en zararlı dijital alışkanlıklarını bir kenara bırakmadan önce boş zamanlarını yüksek kaliteli faaliyetlerle değerlendirmeye başlarlar. (Dijital Minimalizm, Syf:154)” Bu da oldukça önemli bir tanım. Dijital minimalizm, albenili cihazlar yığınında kaybolduğumuz bu çağda yaşamaya değer bir hayat kurmakla alakalı bir felsefe ve dijital minimalistler de yeni teknolojileri kullanırken kendilerine önemli kazanımlar sağlayacak teknolojileri seçmeliler. İşten eve geldiğinizde telefonunuzun ekranını amaçsızca yukarı aşağı kaydırıp vakit öldürmek yerine, kendinize anlamlı uğraşlar bulmanız gerekiyor. Gitmeniz beklenen nokta “iyi harcanmış zaman”.

Kitapta, iPhone gibi teknolojilerin ve Facebook gibi sosyal medya uygulamalarının hayatımıza giriş amaçlarından ne kadar uzaklaşmış oldukları çok güzel bir şekilde aktarılıyor. Uygulamalar zaten artık insanların vakitlerini daha fazla nasıl çalabiliriz diye tasarlanıyor ve bu konuda kitapta bir Facebook çalışanının itiraflarına bile yer verilmiş. İnsanları uygulamada daha uzun süre tutabilmek için mutluluk hissi veren dopamin etkisinden bile faydalanıyorlar. Facebook’ta ya da Instagram’da ne zaman like (beğeni) alacağımız, ne zaman bir arkadaşımız tarafından etiketleneceğimiz rastgele bir zamanda olabiliyor ve bu belirsizlikle gelen bildirimler bizi daha fazla mutlu etmeye yarıyor (tabii geçici olarak) ve sürekli telefonumuza bakmamıza sebep oluyor. Bunları kontrol edemezsek zamanla ekran bağımlılığımız başlıyor ve çoğu zaman anlamsızca tükettiğimiz şeyse zamanımız yani en kıymetli hazinemiz oluyor.

Kitabın bir bölümünde değişik bir hayat sürdürmeyi başaran Amish topluluğuna da değiniliyor. Bu zaten başlı başına ayrı bir yazı konusu olacağından bu yazıda çok bahsetmeyeceğim ama ilk defa duyuyorsanız mutlaka bir inceleme yapın derim.

Tom Goodwin, Dijital Darwinizm adlı kitabında teknolojinin gelişiminden bahsederken şu sözlere yer veriyor:Önce biz aletlere şekil veririz, sonra aletler bize… (Dijital Darwinizm, Syf:61)” Bu sözü Tom Goodwin söylememiş tabii. Marshall McLuhan’a atfedilse de John Culkin’e ait diyor. Kim söylemiş detayını geçip söze odaklanırsak, gerçekten de ne kadar anlamlı olduğunu görebiliriz. Telefonun gelişimini ele alın mesela. Tuşları bırakıp dokunmatik ekranlara geçtiğimizden beri kullanım alışkanlığımız nedeniyle ileride insanların başparmaklarının daha uzun olacaklarına dair yazılar görüyoruz. Ya da “selfie” örneğini ele alalım. Önce dilimize girdi, şimdi hayatımızın bir parçası oldu. Bir başka örnek de yine akıllı telefonlarımızdaki kameralar. Konserin keyfini çıkartmaktansa canlı yayın yapma derdine düştük.

yapilacaklar-listesi

Cal Newport, kitabında dijital minimalizmin nasıl uygulanacağının reçetesini de maddelerini sıralayarak vermeye çalışıyor. Bir anda tüm bu maddeleri benimseyip hayata geçirmeniz mümkün olmayabilir. Ben mesleğim gereği zaten günün çok büyük bir bölümünü bilgisayar ekranında ve iOS/Android cihazların başında geçiriyorum ama buna rağmen uygulayabildiğim kadar dijital minimalizm ilkelerini uygulamayı başardım diyebilirim. Dikkat ekonomisi konusuna tekrar değinecek olursak, gereksiz uygulamaları telefonunuzdan silmenizin ve yine gereksiz uygulama bildirimlerini kapatmanızın bile size beklemediğiniz kadar olumlu dönüşleri olacağını gördüğünüzde şaşırabilirsiniz. Büyük ihtimalle siz de akıllı telefonlara ihtiyaç duyduğunuzdan bu cihazları tamamen bırakmanız mümkün değil ama en azından kitapta önerilenlerden uygulayabileceklerinizi hemen hayatınıza dahil etmeniz kendi adınıza çok iyi olacaktır.

Sonuç olarak ben Dijital Minimalizm kitabını oldukça beğendim ve mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Benim gibi çalışan biriyseniz, en azından işten sonra kendinize kalan zamanı daha değerli yaşayabilmek için dijital minimalizm neymiş ne değilmiş bir bakın derim. Çok popüler bir kavram diye bir hayli ötelemiştim ama sonunda dayanamayıp kitabı okuduktan sonra hayatımda iyileştirmeler yapabilmeyi başardım.

İyi okumalar 🙂

Medium’da yazılarımı takip etmek isterseniz: medium.com/@sel.volkan

Görsel Kaynaklar:

  • Unsplash.com
  • grammy.com
  • Teleos Leadership — Twitter

 

Yazıda Yer Verdiğim Kaynaklar:

  • Pürdikkat – Cal Newport
  • Dijital Çağda İllüzyonel Pazarlama – Adnan Veysel Ertemel
  • 21.Yüzyıl için 21 Ders – Yuval Noah Harari
  • Boğucu Hiçlik – Kevin Tucker
  • Dört Anlaşma Toltek Bilgelik Kitabı – Don Miguel Ruiz
  • Yavaşla – Kemal Sayar
  • Walden Ormanda Yaşam – Henry David Thoreau
  • İnsan Neyle Yaşar – Tolstoy
  • Dijital Darwinizm – Tom Goodwin

Volkan Sel

Merhaba, Bilişim sektöründe Analist olarak çalışıyorum, aynı zamanda blog yazarıyım. Mobil Uygulamalar, Oyun Tarihi ve Oyun Türleri, Mobil Cihazlar, Dijital Pazarlama, Usability gibi konular ile ilgilenmekteyim.

Bir Cevap Yazın