Biz 2023’ü bekliyorduk, nereden çıktı bu 2050?
Yazımın alt başlığını ciddiye almayın lütfen 🙂 2023 yakın bir tarih ve kendisinden pek beklentim yok. Son dönemde okuduğum kitaplarda genelde 2050 yılı vurgusu var, bu yüzyılın tam ortası diye mi bu yılı kullanıyorlar yoksa fütüristler kehanetlerini(!) biraz zaman kazanmak için mi bu yıla adreslemeye çalışıyorlar bilemedim.
Yine de kitapta geçen şu cümlelere yer verirsem neden 2023’ü hatırlattığımı açıklamama gerek kalmaz diye tahmin ediyorum. “2050’ye kadar akıbetimiz hükümetlerin kararları, şirketlerin stratejileri ve bireylerin tercihleriyle de şekillenecektir. Megatech’ten en iyi şekilde yararlanmak hepimize bağlı. (Mega Tech, Syf:15)”
Neyse biz gelelim kitaba… Kitabın ilk sayfalarında Katkıda Bulunanlar bölümünde çok sayıda isim yer alıyor. Çoğumuza en tanıdık gelen isim Bill Gates’in eşi Melinda Gates olabilir.
Kitap aşağıdaki 3 (üç) ana bölümden oluşuyor.
- Temel Prensipler
- Sektörlere Göre Megatech
- Megatech ve Toplum
Her bölümde farklı konu başlıkları altında farklı yazarlar tarafından bir konu başlığına değiniliyor. Yani isterseniz bu konulardan istediğinizi seçerek okuyabilir, istemediklerinizi atlayabilirsiniz. Örnek olarak Frank Wilczek tarafından yazılan Gelecek Teknolojisinin Fiziği adlı bölüm benim için son derece sıkıcıydı. Yani okuduğunuz konu başlığından alacağınız tat tamamen sizin ilgi duyduğunuz bir konu/alan olup olmamasına ve o bölümü yazan kişinin anlatım tarzına göre değişiyor. Çok sayıda farklı ismin biraz sıkıcı dili ya da bana göre (en azından güncel teknoloji haberlerini az çok takip edenler için) bilinen şeyleri anlatması nedeniyle kitabın geneli için yorum yapacak olursam ortalama bir kitap olduğunu söyleyebilirim. (Goodreads uygulamasında verdiğim puan: 3/5)
Mega Tech 2050’de Teknoloji kitabında bilimkurgu konusu önemli bir yer tutuyor. Biz yine de bilimkurgudan önce Accelerando kavramı ile başlayalım. İki bilimkurgu yazarı, Kim Stanley Robinson ve Charles Stross sürekli değişimin olacağı önümüzdeki dönemi “Accelerando” olarak isimlendiriyorlar. Bu terimi ilk okuduğumda, çok sayıda oyun oynadığımdan olsa gerek, araba yarışlarında gaza basıp aracı hızlandırmak geliyor aklıma ama elbette asıl anlatmak istedikleri teknoloji alanındaki son sürat ilerlemeler. Bu konu başlığı altında da en önemli maddeler:
- Sanal gerçeklik (Virtual reality)(VR)
- Şoförsüz arabalar
- Özel uzay uçuşu
- Genom düzenleme olarak belirtilmiş kitapta.
Yukarıdaki maddelere baktığımızda her biri için çok kısa birkaç cümle yorumlarımı iletmek istiyorum.
1. Sanal Gerçeklik
Hala tam anlamıyla doğru kullanımını yakalayamadık ya da maliyeti nedeniyle herkese ulaşabilen bir ürün olmayı başaramadı VR cihazlar. Yazıyı hazırladığım bu corona günlerinde özellikle müzeleri ya da şu an gitmemizin pek mümkün olmadığı İtalya gibi ülkelerin turistik yerlerini sanal olarak gezebilmemizi sağlaması bu cihazlara olan ilgiyi artıracak mı göreceğiz. Ayrıca Half-Life: Alyx gibi oyunlarla da bir hareketlilik sağlanmaya çalışılıyor.
Kitapta VR’dan beklenti daha çok VR için ek donanıma ihtiyacın duyulmasını önlemek ya da biraz daha biyoteknoloji/cyborg karışımına adım atacağımız bir dünyaya geçmek. Örnek olarak VR kask yerine yeni bir lens modeliyle VR dünyasına giriş yapmak gibi.
Kitapta VR anlatılırken AR (Augmented Reality) (Artırılmış Gerçeklik) konusuna da değiniliyor. İkisinin yöntemi birbirinden farklı ama ikisinde de eksik olan bir şey var, o da dokunma hissi. Bu noktada sesin dalgalar halinde hareket etmesinden yararlanarak ses sayesinde bir şeye dokunma, binlerce kilometre uzaklıktaki sanal arkadaşınızla el sıkışma hissi yaratılabilir düşüncesindeler.
2. Şoförsüz Arabalar (Otonom Araçlar)
Ben daha çok “otonom arabalar” terimini kullanıyorum, kitapta da ilerleyen bölümlerde bu terim de kullanılmış. Kitapta direkt isim olarak belirtilmemiş olsa da bu konu başlığına sanırım hepimizin tahmin edeceği üzere “yapay zeka” gibi genel bir isim de verebiliriz.
Jetgiller’i izliyorduk küçükken ve uçan arabalarımız olacağına da emindik. Neyse drone varsa elinizde onu uçurun şimdilik. Tabii lisans vs. konularını hallettiyseniz.
“Bizlere uçan araba sözü verildi ancak bunun yerine sosyal ağlarla yetinmek zorunda kaldık.” _Peter Thiel (Mega Tech, Syf:15)
Şimdilik beklentimiz arabaların tümünün elektrikle çalışması, otonom araç teknolojisinin tamamen oturmuş olması ve çarpmalara karşı daha dayanıklı olmaları. Tabii hala tartışılan bazı konular var. Çeşitli senaryolarda yapay zeka, şoförü mü (daha doğrusu siz artık şoför değil de araç sahibi oluyorsunuz) yoksa karşı taraftaki kişiyi mi kurtarmaya çalışacak?
3. Özel Uzay Uçuşu
Tom Cruise zaten şu an Elon Musk ile yakın bir ilişki içerisinde gibi gözüküyor. SpaceX roket fırlatırsa filmde oynamaya hazır 🙂
4. Genom Düzenleme
Bu konu benim çok önemsediğim bir konu başlığı. Bu kitaptan bağımsız, genel olarak birçok kaynaktan derleme yaparak hazırladığım “Süper İnsan” Kitabı, Yapay Zeka ve Cyborglar yazımı okumanızı tavsiye ederim.
Kitapta yakın zamanda (ya da 2050’ye kadar) Akdeniz anemisi, Alzheimer, kanser türleri ve kalp hastalıkları için önemli gelişmeler olacağı söyleniyor ve insanların yakında arzuladıkları herhangi bir amaç için kendi genomlarını değiştirme seçeneklerine sahip olacakları söyleniyor. Şu an bunları yazarken umarım hastalıkları sıfırlamayı ya da sıfıra yaklaşmayı başarırız diyorum ama bir yandan da “Ben söylemiş olayım da 2050’ye kadar olursa olur.” demişler gibi hissediyorum bir yandan. Böyle düşünmemin sebebi belki copy/paste paylaşımlar yapan fütüristler olabilir.
Bilimkurgu ve Önemi
Kitapta bilimkurgunun önemi aşağıdaki şekilde vurgulanmış.
“Teknolojinin geleceğini görebilmek için şu üç yere bakmak faydalı olacaktır: geçmiş, bugün ve bilimkurgunun hayali dünyaları. (Mega Tech, Syf:19)”
Yukarıdaki cümleye göre bilimkurgu sadece öngörü sağlamaz, yeni şeylerin icat edilmesine olanak sağlar. Bunu Star Trek gibi dizilerden de biliyoruz. Yine kitapta bilimkurgunun çok farklı örneklerini okursanız size düşünsel esneklik katacağı da vurgulanıyor.
Yıl 2050
“Jetgiller çizgi filminde 2062 yılında robotların, uzaylıların, uçan taşıtların ve değişik icatların olduğu bir gelecek ütopyası anlatılmaktadır. (Çizgilerin Gücü Adına, Syf:86)” Konumuz 2050, yani Jetgiller’in anlattığından daha erken bir yılda neler olacağını kestirmeye çalışıyoruz. Daha doğrusu Mega Tech kitabı bunu tahmin etmeye çalışıyor diyelim.
Kitapta 2050 yılı için tahminlenen önemli maddeleri aşağıdaki şekilde toparlamaya çalıştım:
- 2050’nin bilgisayarı, mutfak tezgahından arabanıza kadar her şeye yerleştirilmiş minik çiplerin sistemi olacak. (Mega Tech, Syf:74)
- İnsanlar mevcut işlerini kaybetmemek için daha düşük ücrete çalışmak durumunda kalacak. (Mega Tech, Syf:98)
- 2050’ye kadar dünya nüfusu, bugünün 7,4 milyarı ile karşılaştırıldığında 9,7 milyar civarında olacak. (Mega Tech, Syf:136)
- Dünya tarımda 10 milyarı besleyebilecek hale gelecek. (Mega Tech, Syf:105)
- Tarım Devrimi gibi yeni bir devrim denizde gerçekleşecek. 2050’ye kadar hayvansal proteinin egemen sınıfı balıklar olacak. (Mega Tech, Syf:109)
- Güneş pili teknolojisi gelişecek, 2050’ye kadar karbon emisyonunda büyük düşüşler gerçekleştirecek kadar yaygınlaşacak. (Mega Tech, Syf:127)
- Rüzgar türbinleri şu anda dünya elektriğinin yaklaşık %4’ünü sağlamaktadır. Bu oran 2050’ye kadar yaklaşık üç katına çıkabilir. (Mega Tech, Syf:128)
- 2040’a kadar bütün yeni araba satışlarının %35’i EV’ler ve hibridler olabilir. (Mega Tech, Syf:132)
- 2050’ye kadar hafif karbon fiber, araçlara daha çok çeşitlilik ve çarpmaya karşı dayanıklılık verecek. (Mega Tech, Syf:141)
- Endüstri danışmanı Terry Wohlers, 3D baskı pazarının 2040’ta 1,13 trilyon dolara yükseleceğini düşünüyor. (Mega Tech, Syf:144)
- 2050’ye kadar akıllı telefonların yerini AR gözlükler alacak. (Mega Tech, Syf:168)
- Doktorlar yerine yapay zeka algoritmaları teşhis koyacak (doktorlar yine de bu teşhise onay veren kişi konumunda devam edebilir). (Mega Tech, Syf:191)
- Eğitim platformu dijital olacak. Öğrencinin ödevini yapıp yapmadığı, dersteki bir konuyu anlayıp anlamadığı gibi konular algoritmalar tarafından takip edilecek ve bu verilere göre bireye uygun şekilde eğitim verilecek. (Mega Tech, Syf:192)
- 2050’ye kadar veriler, hukuk mesleğinin ve aslında adalet kavramının merkezinde olacak. (Mega Tech, Syf:194)
- 2050’de gizlilik muhtemelen birinci sınıfta uçmak ya da ikinci bir eve sahip olmak gibi lüks bir mal olacak. (Mega Tech, Syf:199)
- 2050’de kararların nasıl verileceğinin büyük bir kısmı hesap verilebilir olmanın temel taşı olan şeffaflıktan yoksun, kapalı bir kutu olacak. (Mega Tech, Syf:198)
Bu maddelere baktığımızda olumlu diyebileceğimiz bazı gelişmeler olacak gibi gözüküyor. Yine de kitapta güvenlik konusuna önemle değiniliyor. Örnek olarak yapay zeka algoritmaları doktorlara, avukatlara, tarihçilere, öğretmenlere yol göstermeye çalışırken birileri bu algoritmalarla oynayıp bu kişilere olduğundan farklı sonuçlar getirirse ne olacak? Yapay zekaya güvenip tarihi inceleyenleri düşünün, acaba değiştirilmiş bir tarihle mi yüzleşecekler ve artık bu yeni tarihi mi öğretecekler insanlara? Son maddede belirtildiği gibi şeffaf da olmayabilir bu kararlar, bunların detayının ne kadarını görebileceğiz?
Bu gelişmeler beklenirken bir yandan da kitapta hoşuma giden bir söz var. “Bilgisayarlar hala yanlarındaki yazıcıyı bulmayı beceremiyor.” Evet, bulmaları için kabloyla bağlama ya da aynı kablosuz ağa bağlama gibi birçok ön koşul var.
Maaş ve mutluluk konusunda ise çok umutlu cümleler bulamadım kitapta. Belki de İsrailli tarihçi ve yazar Yuval Noah Harari’nin Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens ve Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi kitaplarında ve konuşmalarında değindiği gibi Evrensel Gelir Modeli konusu önem kazanacak.
Sonuç
Kitapla ilgili yorumlarımı toparlamam gerekirse beklentilerimi çok karşılayabilen bir kitap olmadığını söyleyebilirim. Sebeplerine yukarıda değinmiştim. Numaralandırarak toparlamaya çalıştığım maddeler dışında çok da yeni bir bilgi katmıyor diyebilirim.
İyi okumalar 🙂
Goodreads uygulamasında beni takip etmek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Medium’da yazılarımı takip etmek isterseniz: medium.com/@sel.volkan
Görsel Kaynaklar:
- Unsplash.com