Şah Uğruna Feda Edilen Piyonlar…
Amerika ve Rusya arasında satranç üzerinden oynanan soğuk savaşa uzanıyoruz.
Filmin Konusu:
Edward Zwick’in yönettiği filmde, 1972 Satranç Dünya Şampiyonası’nın İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te oynanan finali, Amerikalı satranç duayeni Bobby Fischer ile Rus rakibi Boris Spassky‘nin klasikleşmiş maçı anlatılıyor. Yüzyılın Maçı olarak anılan ve satranç tarihinin en sıradışı ve sorunlu figürlerinden biri olan Fischer’ın maça hazırlık sürecine odaklanan filmde Tobey Maguire ve Liev Schreiber başrolde. Filmin senaryosunu Steven Knight yazarken, yönetmen koltuğunda ise Edward Zwick oturuyor.
Komünist bir annenin çocuğu olan Fischer, küçük yaşta babasını kaybetmiş ve annesinin davranışlarından dolayı kendisini dış dünyaya kapatmıştır. Hatta “Yapmak istediğim tek şey satranç oynamak.” sözlerini sarfetmiştir. 6 yaşında satrancı kendi çabalarıyla öğrenen Fischer, zamanla tüm vaktini satranca ayırmaya başlamıştır. Kendini bu oyunda çok geliştiren Fischer bir yandan yenilgiye tahammül edememe ve bazı akıl hastalıkları gibi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Henüz 13 yaşındayken ABD Gençler Şampiyonu olan Fischer, bu başarıyı yakalayan en genç satrançcı olmasıyla satranç tarihine geçmiştir. 14 yaşındayken de en genç ABD şampiyonu olan Fischer, 1958 yılında 15 yaşındayken satranç tarihinin en genç büyükustası olma başarısını göstermiştir.
Soğuk Savaş döneminde satranç, zekâ seviyesinin temel göstergelerinden biri olarak kabul edildiğinden büyük prestije sahip bir daldı. Bu alanda üstün konumda olan Sovyetler Birliği, satrançtaki bu üstünlüğünü önemli bir propaganda aracına dönüştürmüştür. ABD ise bu duruma yanıt vermekte zorlanmaktadır.
Deha ile delilik arasındaki ince sınırda gezinen Fischer’ın asıl amacı tüm rakiplerini yenerek Dünya Şampiyonu olmaktır. Bunun için dönemin en iyi oyuncusu olan Spassky ile karşılaşacaktır. Amerika ise soğuk savaş sürecinde Fischer’ın bu yeteneğinden faydalanmak istemektedir. Fischer, Soğuk Savaş döneminde her alanda birbirine giren Sovyetler ve Amerika arasındaki mücadelenin satranç ayağında ABD’nin tek güçlü silahı haline gelmiştir.
Fragman:
Oyuncu Kadrosu:
Bobby Fischer rolüyle Tobey Maguire
Bobby Fischer rolünde Örümcek Adam olarak tanıdığımız Tobey Maguire yer alıyor. Yaşlanmaya başladığını filmin yakın çekimlerinde farkettiğim Maguire, genel olarak Fischer’ın yaşadığı psikolojik sorunlarını, bitmek bilmeyen isteklerini ve zekasını yansıtmayı başarıyor. Film Fischer’ın hikayesine odaklandığından Maguire, Fischer karakterinin genel özelliklerini yansıtabiliyor.
Boris Spassky rolüyle Liev Schreiber
Film başlangıçtan itibaren Fischer’ın hikayesi etrafında doğduğundan Spassky nasıl bir çocukluk geçirmiştir ya da tam olarak nasıl bir karaktere sahiptir bunları pek göremiyoruz. Yine de çıktığı her sahnede Liev bu karakteri sessizliğiyle oynamayı başarıyor. Final maçına doğruysa aslında Spassky’nin de Fischer gibi bazı sorunlar yaşadığını görüyoruz. Bu sahneye kadar Spassky’nin satranç dışındaki şeylerle de ilgilendiğini görüyor ve herhangi bir psikolojik sorunu yokmuş gibi yansıtılıyor.
Yönetmen:
Edward Zwick
Filmin yönetmeni Edward Zwick, Soğuk Savaş dönemindeki bu gerçek yaşam öyküsünü Pawn Sacrifice ile anlatıyor. Bir satranç terimi olan Pawn Sacrifice, “Piyon Fedası” anlamına gelmektedir. Tahtadaki bütün taşların sayısal olarak yarısına tekabül etmelerine rağmen 6 farklı grup içerisinde en düşük puana sahip olan piyonlar, daha değerli taşlar için sürekli gözden çıkartılan taş grubudur ve Edward Zwick, bütün hikâyesini bu “feda edilebilme” durumu üzerine kurmaktadır. Devletler de bir anlamda Fischer ve Spassky’yi kendi amaçları uğruna bir piyon olarak kullanmışlardır.
Sonuç & Yorum:
Pawn Sacrifice (Şah Mat) filmini genel olarak beğendim. Özellikle Fischer ve Spassky’nin maçını merak edenler ya da henüz bu satranç ustalarını tanımayanlar için filmi izlemek faydalı olacaktır. Filmi izlemek için satranç bilginizin olmasına gerek yok 🙂
Bu arada Youtube’da bu maçın orijinal görüntülerini aramaya çalıştım. Bir örnek video aşağıda paylaşıyorum.
Bol sinemalı günler 🙂