2

Küçük Prens Filmi (Le Petit Prince)

kucuk-prens-film

Ama gözler gerçeği görmez ki, yüreğiyle aramalı insan…

Bütün dünyada milyonlarca hayrana sahip unutulmaz bir klasik olan Antoine de Saint-Exupery‘in klasikleşmiş eseri Küçük Prens (orijinal adıyla Le Petit Prince; İngilizce adıyla The Little Prince), ‘Küçük Prens’, çocuklar ve her daim çocuk kalanlar için animasyon uyarlaması ile karşımızda. Bu uyarlama bizleri yeniden yazarın müthiş hayal dünyasına davet ediyor.

Küçük Prens Filminin Konusu:

kucuk-prens-anne-kiz

Hikayenin merkezinde küçük bir kız çocuğu bulunuyor. Annesi tarafından artık yetişkinlerin dünyasına hazırlanan, çocukluktan çıkmak üzere olan kız büyüklerin mükemmelliyetçi dünyasına doğru yol alırken annesinin tüm talimatlarına uymaktadır. Annesi tarafından her gün hangi saatte ne yapması gerektiği zaten kendisi adına planlanmıştır ve küçük kızın tek yapması gereken bu plana sadık kalarak tüm yapılacaklar listesini tamamlamaktır.

Continue Reading

1

Marslı Filmi (The Martian)

marsli-filmi

“Mars’ta su bulundu.” haberleriyle gündemin meşgul olduğu şu sıralarda Andy Weir’in aynı adlı kitabından uyarlanan, Matt Damon’un başrolde olduğu, Ridley Scott’ın yönetmen koltuğunda oturduğu Marslı (orijinal adıyla The Martian) filmi vizyona girdi.

Filmin Konusu:

Mars gezegenine astronotların gönderildiği bir görevde beklenmedik bir anda şiddetli bir fırtına baş gösterir. Bu fırtına sırasında kopan ağır metal bir alet Mark Watney (Matt Damon) isimli astronota  çarpar ve Mark’ı sürükler. Diğer astronotlar görüş mesafesini azaltan fırtınanın etkisiyle Mark’ı bulamayınca onun öldüğünü düşünürler ve Mars’tan ayrılırlar. Aslında çarpan parçadan kopan bir cisim Mark’ın kıyafetini delip vücüduna saplanmıştır. Biriken kan ve saplanan bu cisim Mark’ın astronot elbisesindeki noktaları kapatır ve Watney şans eseri hayatta kalır. Uyandığında ise Mars’ta kendisini yapayalnız bulur.

marsli-yalniz-kalir

Botanik dalında uzman olan Mark bundan sonra elindeki sınırlı olanaklarla, zekasını ve dayanıklılığını kullanarak hayatta kalma çalışma serüvenine başlar. Ne kadar yiyeceğe sahip olduğunu kontrol eder ve bunların kendisine kaç gün yetebileceğini hesaplar. Bir sonraki uzay aracının en yakın 4 yıl sonra geleceğini düşününce Mars’ta kendi imkanlarıyla su yapmaya ve bir sera ortamı kurarak patates yetiştirmeye başlar. Böylece hayatta kalma süresini uzatabilecektir.

Continue Reading

3

Stajyer Filmi (The Intern)

stajyer-the-intern

Tecrübe asla eskimez…

Fragmanını gördüğüm anda “Bu filmi mutlaka izlemeliyim.” dediğim, 25 Eylül’de vizyona giren Stajyer (orijinal adıyla The Intern) filmini nihayet izleyebildim. Oscar ödüllü Amerikalı usta aktör Robert De Niro ve yine bir başka Oscar ödüllü olan Anne Hathaway‘in başrollerini paylaştığı Stajyer filmi “Tecrübe asla eskimez” mottosuyla hikayesini oluşturan bir komedi filmi. 121 dakikanın nasıl geçtiğini anlamadığım bu keyifli filmde kimi zaman gülümsediğim anlar olurken kimi zaman da oldukça duygulandım. Zaten film özellikle Anne Hathaway’in bazı duygusal sahnelerini komedi ile karışık bir şekilde aktardığından bu iki duyguyu aynı anda yaşattığı anlara tanık oluyorsunuz. Oscar Adayı ve ödüllü film yapımcısı Nancy Meyers bu dramatik komediyi kendi yazdığı senaryodan yönetiyor.

Stajyer Filminin Konusu:

70 yaşında dul bir emekli olan Ben Whittaker (Robert De Niro), emekliliğin hiç de beklediği gibi olmadığını düşünmektedir. Tekrar iş yaşamına dönüp hala yapabileceği bir şeyler olduğunu göstermek için fırsat kollarken, genç ve güzel Jules Ostin (Anne Hathaway) tarafından kurulan ve yönetilen bir moda websitesindeki “Senior Stajyer” iş ilanını görür.

Jules Ostin hobisini işe dönüştürüp zamanla İnternet’ten satış yapan dev bir şirket kurmayı başaran, evli ve bir kızı olan, genç, güzel bir girişimcidir. Çalışanlarından biri sosyal sorumluluk projesi olarak, yaşlı kişileri eski iş deneyimlerinden faydalanmak ve iş hayatına tekrar kazandırmak amacı güden bir fikir önerir ve iş ilanını yayınlayarak bu fikri hemen uygulamaya geçirir.

Continue Reading

0

Kod Adı U.N.C.L.E. Filmi

kod_adi_uncle-filmi-banner

Eylül ayında izlediğim Kod Adı U.N.C.L.E. (orijinal adıyla The Man from U.N.C.L.E.) filmi ile ilgili yorumlarımı ancak yazabilme fırsatı buluyorum. Bu yazıyı yazarken hala filmin müziklerini dinlediğimi söylemeliyim.

Filmin yönetmenlik koltuğunda bir süredir sessizliğini koruyan, Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana (Lock,Stock and Two Smoking Barrels) ve Kapışma (Snatch) gibi ilginç filmlerden tanıdığımız Guy Ritchie oturuyor. Yönetmen bu filmde, yaşanılan dönemi oldukça keyifli ve bol aksiyonlu bir şekilde ele alıyor.

Kod Adı U.N.C.L.E. aslında daha önce 1964-68 yılları arasında yayınlanan bir diziymiş. Film de bu dizinin sinema uyarlaması olarak karşımıza çıkıyor. Diziyi henüz izleme fırsatı bulamadığımdan diziye çok değindemeden filmle ilgili yorumlarımı aktarmak istiyorum.

Filmin Konusu:

1960’lı yıllarda geçen ajan hikayesinde Solo ve Kuryakin adlı iki ajanın aksiyon dolu takip öyküsü anlatılıyor. CIA ajanı Napoleon Solo (Henry Cavill) ve KGB ajanı İlya Kuryakin (Armie Hammer), soğuk savaş yıllarının gergin ortamında nükleer silahlar geliştirerek bütün dünyayı tehdit eden bir suç örgütüne karşı güçlerini birleştirirler. İlk başta birbirinden çok hoşlanmayan ikilinin örgütün içine sızabilmek için tek şansı, oldukça önemli işler yaptıktan sonra ortadan kaybolan bir Alman bilim adamının kızı olan Gaby’dir (Alicia Vikander).

Üstlerinin  emirleri sonucunda Solo ve Kuryakin zoraki bir şekilde aynı masaya otururlar ve Gaby’i de yanlarına alarak üçlü takımı oluştururlar ve planlarını hazırlarlar. Her bir takım üyesi için yeni kimlikler çoktan hazırlanmıştır. Yeni kimliklerinde çift olan Kuryakin ve Gaby’nin film boyunca romantik komedi tadında yaklaşmalarına da şahit oluyoruz. Bizim için keyifli, onlar için zorlu olan serüvenleri böylece başlamış olur.

Continue Reading

0

İzlenesi Kültür Sanat TV Yayınları

ne-seyretsek

Çeşitli sebeplerden uzun bir süredir TRT kanallarını seyretmiyordum. Tesadüfen TRT Türk arşivinde sinema, kültür sanat TV yayınlarını görünce oldukça ilgimi çekti ve hemen paylaşmak istedim. Bazılarının yeni bölümleri artık yayınlanmıyor olabilir ancak arşivlik güzel bölümler olmuş.

SİNEMANIN İLKLERİ

Bu yayın için aşağıdaki açıklama girilmiş. Ortalama 4 – 5 dakikalık videolar halinde sinemanın ilkleri anlatılmış. Oldukça eğlenceli ve bilgilendirici bir yayın serisi 🙂

İlk yönetmenler, ilk yıldızlar, ilk hayal kırıklıkları, İlk belgeseller, ilk korkular, gerçeklik duygusu uğruna yaşanılan trajik öyküler; unutulup giden filmler, karakterler, sonu değişecek umuduyla aynı filme sürekli gelen ilk film müptelaları, ilk film aygıtları… Yedinci sanat sinemanın çekirdeğini oluşturan tüm ilkler… “Sinemanın İlkleri” TRT Türk ekranında…”

 

BAŞROLDE SİNEMA

Bu yayın için aşağıdaki açıklama girilmiş. İlk bölümde “Sevgi emekti…” sözleriyle aklımıza kazınan Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al Yazmalım eserine yer verilmiş. Ahmet Mekin ve küçük Samet rolüne can veren Elif İnci ile yapılan keyifli röportaj ile yolculuğa başlayabilirsiniz.

“Başrolde Sinema” Türk sinemasına emek veren, hayatının başrolünde sinema olan kişilerin izleyiciye özellikle genç nesillere tanıtıyor. Geçmişten günümüze beyaz perdede yapılacak kısa yolculuklardan oluşan her bölüm aynı zamanda Türk sinema tarihi için arşiv niteliği taşıyor. Başrolde Sinema her Pazar TSİ 20:30’da TRT Türk’te…

Continue Reading

5

Sinemia Uygulaması ile Her Gün Bir Yeni Film

sinemia-banner

Twitter listemde bir dizi paylaşımlar sırasında farkettiğim Sinemia uygulaması kısa sürede beni vizyon filmlerini izlemeye sevketti. Evde haftada ortalama 2 – 3 film izleyen bir sinemasever olarak artık Sinemia sayesinde kendimi bir süredir hemen hemen her akşam sinemada bir film izlerken buluyorum.

Üyelik için Davetiye Talebi:

StartupIstanbul listesine de girmeyi başaran Sinemia uygulaması, davetiye yöntemi (Facebook ve LinkedIn davetiyeleri kabul ediliyor) ile kullanıcıları kabul ediyor ve 1 aylık, 3 aylık ve 6 aylık gibi farklı üyelik seçenekleri sunuyor (ben 6 aylık üyelik yaptırdım). Şu an sitesinde “30 sinema bileti 2 fiyat bileti (59TL’den başlayan fiyatlarla)” sloganı ile kullanıcı adaylarına sesleniyor. Gerçekten de ufak bir hesaplama ile ayda ortalama 2 – 3 kez sinemaya gittiğinizde aylık abonelik ücretini hemen hemen karşılıyor, bu sayının üzerine çıktığınızda avantajlı duruma geçiyorsunuz. Benim gibi abartıp neredeyse her gün giderseniz zaten çok karlı bir duruma geçiyorsunuz 🙂

Davetiye talebiniz onaylanıp ödemeniz de gerçekleştikten sonra size özel gönderilecek olan Sinemia kartınız elinize ulaşınca üyeliğiniz başlatılıyor. Kullanım adımlarını sitesinde detaylıca bulabilirsiniz ancak ben kısaca deneyimlerimi aktarmaya çalışayım.

Uygulamanın Kullanımı:

sinemia-kullanim

Uygulamayı kullanmanız için mutlaka internet bağlantısı olan akıllı bir telefona ihtiyaç duyacaksınız (ki artık muhtemelen bu yazıyı okuyanların çoğunda böyle bir telefon vardır diye tahmin ediyorum). İşletim sisteminize uygun olarak uygulama marketinden (iOS için AppStore, Android için Google Play) telefonunuza Sinemia uygulamasını indirmeniz gerekiyor.

Uygulamayı açıp email adresi ve şifrenizle giriş yaptıktan sonra bulunduğunuz konuma en yakından uzağa sıralanacak şekilde anlaşmalı sinema salonları listeleniyor. Bulunduğunuz sinemayı seçip ardından Onayla butonuna basınca bir Davetiye Kodu oluşuyor. Bu kodu gişe görevlisine götererek biletinizi alıyorsunuz, yalnız kod oluşunca bu check-in bilet alma işlemini 30 dakika içerisinde gerçekleştirmeniz gerekiyor.

Continue Reading

0

Oyun Dünyasına Yön Vermiş Oyunlar

Video Oyunları Tarihi yazımızda oyunların tarihsel gelişimine göz atmıştık. Bu yazımızda oyun dünyasına ilkleri getiren, kendisinden sonra gelecek oyunlara ilham kaynağı olmuş, kısaca oyun endüstrisine yön vermiş diyebileceğimiz nitelikteki oyunlara kronolojik sırada yer vereceğiz.

Pong (1972)

pong

Video oyun tarihinin ilk örneklerinden olan Pong oyun dünyasında önemli bir yere sahiptir.

  • Çoklu Oyuncu Modu: Televizyona bağlanan konsolu ve iki adet kumandasıyla iki kişinin karşılıklı oynamasına olanak sağlayan Pong, oyuncuların oyun salonları yerine evlerinde oyun oynayabilmelerini sağlıyordu.
  • Pong aynı zamanda Tenis ve Buz Hokeyi olarak da yorumlanmıştır.

Space Invaders (1978)

space-invaders

Çok basit gözüken bu oyun, içinde birçok yeniliği barındırıyor. Space Invaders;

  • Oyun içi müziği ilk defa kullanan,
  • Oyun içi en yüksek skoru kayıt altına alan ve
  • Zorluk seviyesini kolaydan zora doğru artıran bir oyundu.

Bu oyunda zorluk seviyesinin bilinçli yapılmadığı söylenir. O zamanın yazılım ve donanım imkanları doğrultusunda ekran uzay gemileri ile doluyken yüksek hızda çalışacak bir kapasitede değilmiş; ancak oyunun yapımcısı Tomohiro Nishikado bu sorunu çözme yoluna gitmemiş ve bir anlamda çok iyi karar vermiş. Çünkü bu sayede uzay gemileri vurulup ekranda sayıları azaldıkça daha hızlı hareket etmeye başlamışlar. Oyuncular da oyunun yavaş başlayıp gittikçe hızlanması nedeniyle oyunun kolaydan zora doğru ilerlediğini görmüş ve bunu oldukça beğenmişler.

Oyunda zorluk seviyesi artarken bir yandan kullanılan basit 4 notalık melodinin de temposunun artması ile müziğin oyunlarda nasıl etkili kullanılabileceği gösterilmiştir.

Continue Reading

0

Oyunder /GameX Oyun Prototipleme Atölyesi

oyun-prototipleme-slide

Oyunder’in GameX 2014 kapsamında düzenlediği “Oyun Sektörüne Giriş Kiti” etkinliğinde Master BUG (Bahçeşehir University Game Lab) öğrencileri Sercan Altun ve Arda Çevik tarafından yönetilen Fiziksel Oyun Prototipleme Atölyesi etkinliğinin videoları yayınlandı.

İlk sunumda 5 Adımda Oyun Tasarımına yer verildi. Bu maddeler ve sunumda yer verilen açıklamalar sırasıyla aşağıdaki şekilde:

5 Adımda Oyun Tasarımı:

1. Fikirler

Oyun geliştiricisi olmayan ya da çok fazla oyun oynamayan kişilerde de oyun fikirleri olabilir. Fikir tek başına başarıya ulaşacağınızı garanti etmez.

2. Fikirler Paylaştıkça Gelişir

Oyun fikrinizi nasıl koruyacağınızdan ziyade o fikri paylaşıp başkalarının yorumlarını dikkate almak önemli. Ne kadar çok kişiyle paylaşılırsa fikir o kadar gelişme fırsatı bulur.

Continue Reading

0

KristalPiksel Video Oyun Ödülleri 2014

kristalpiksel-oduller

ODTÜ Enformatik Enstitüsü Oyun Teknolojileri Yüksek Lisans Programı (GATE), ODTÜ Teknokent Animasyon Teknolojileri ve Oyun Geliştirme Merkezi (ATOM) ve Dijital Oyun Geliştiricileri Derneği (DOGED) işbirliği ile Kasım ayında gerçekleşen Kristal Piksel Video Oyun Ödülllerinde 9 kategoride Türkiye’nin en iyileri belirlendi.

Türkiye Bilişim Derneği‘nin organize ettiği 31. Ulusal Bilişim Kurultayı kapsamında gerçekleştirilen oturumda ödül alan oyunların isimleri şu şekilde:

Yılın Oyunu Ödülü

Egg Fight – Gripati Digital Entertainment @İstanbul
Incredible Toys – Udo Games @Ankara (KAZANAN)
Joinz – gamebra.in @Ankara
Reclaim – no-pact @İstanbul

Oyun Tasarımı Ödülü

1010! – Gram Games @İstanbul
Egg Fight – Gripati Digital Entertainment @İstanbul
Incredible Toys – Udo Games @Ankara (KAZANAN)
Save The Comet – MogaMecha Game Studio @İstanbul
Twelve – gamebra.in @Ankara

Continue Reading

0

Saxxy Awards 2014 Kazananı – Animation vs Animator

saxxy-awards

Saxxy Awards, Source Filmmaker veya Team Fortress 2‘deki tekrar sistemi kullanılarak bazı Valve oyunlarının Steam kullanıcıları tarafından oluşturulan filmlerinin değerlendirildiği yarışmadır.

Her yıl düzenli olarak yapılır ve her yıl kendine ait bir sitesi yapılır. Şu ana kadar 2011, 2012, 2013 ve 2014 tarihlerinde düzenlenmiştir. Bu filmler 2011’de 20 farklı kategoride incelendi. 2012’de aksiyon, tekrar, komedi ve drama kategorilerinde incelendi. 2013 yılında ise, kısa film, aksiyon, komedi ve drama kategorilerinde incelendi. Her bir dalın birincileri ve tüm dalların arasından genel bir kazanan seçildi. Ayrıca 2012 yılının kazananı “Spike VGA Pre-Show”da 7 Aralık tarihinde açıklandı.

Her kategori kazananına Team Fortress 2 oyunundaki “Saxxy” adlı yakın dövüş silahı verilir.

Saxxy Awards 2014 Kazanan Videosu – Best Overall:

Free to Play olarak yayınlanan Team Fortress 2 Steam sayfasına gitmek için buraya tıklayın.

Continue Reading